19 Aralık 2011 Pazartesi

4 - Jim Joins the Story





Değişimin iyi ya da kötü oluşu tartışılır, ama kaçınılmaz olduğu su götürmez bir gerçek.

Selin'le sabahlara kadar yaptığımız konuşmalar kısa süre içinde meyve vermeye başladı. Selin'in bir kadın olarak, bir birey olarak güçlü ve özgür bir duruşa sahip olması için geçirdiğim uykusuz saatlerden, ağrıyan boğazımdan ya da sarf ettiğim çabadan pişmanlık duymuyordum. Zira bir hemcinsimi o şartlarda hayatına devam eden mutsuz bir genç kadın olarak görmek beni daha çok yıpratıyordu. Üstelik bastırıldıkça, özgürlüğünü yanlış yerlerde aradığını öğrenmek beni şaşırtıyordu detayları öğrendikçe. Bana geçmişini açtıkça öğrendiğim kadarıyla; sevgilisinden yediği tokatlardan sonra gizlice öğretmenleriyle vb. ilişkiye girip, olmadık insanlarla yaşadığı gizli saklı kaçamaklarla kendini rahatlatmaya çalışıyordu yıllardır. Ve tüm bunları ufak bir şehrin kendi halinde bir köyünde yapıyordu.Bunun da çok akıllıca bir yöntem olduğunu söylemek zordu.

Selin'in Mehmet'i terk edişi kendisi için attığı en mantıklı adım ve bizim için de bir kutlama sebebiydi. Özgür kaldığı gibi lisedeki öğretmenlerinden biriyle görüşmeye başladı. Çok doğru gözükmese de, en azından ilişkideki rolünün çok daha farklı olması sebebiyle ses çıkartmadık. Zaten hayat onun hayatıydı, tek öğrenmesini istediğimiz de bu değil miydi?

Pelin de aynı zamanlarda bir erkek arkadaşta karar kıldı. Kemalettin bizden yaşça oldukça büyük, kendi işinin sahibi, çok zengin bir adamdı. Pelin yurt içerisinde bizlerle zaman geçirirken ne kadar dobra, eğlenceli bir kadınsa, erkeklerin içindeyken bir o kadar yapay bir kadına dönüşüyordu. Çocuk sesiyle konuşan, ne dese onaylayan, kendini zarif ve güzel göstermek için her şeyi yapan bir kadına. Aramızda sağlam bir dalga konusuydu bu, gülmemizi ve şakalarımızı kırıcı bulmadığından, sorun yoktu.

Kızların dışında, benim de hayatım bir şekilde akıyordu. Sınavlar daha başlamamıştı, bekardım, bir sürü flörtüm vardı ve keyfim yerindeydi. Marv'ın varlığı da beni keyifli kılıyordu. Son günlerde Jim ile çok sık konuşuyordum. Jim yıllardır online olarak arkadaşlık ettiğim, birkaç kez de yüzyüze zaman geçirdiğim bir arkadaşımdı. Ancak son zamanlarda iş biraz flörte dönmüştü, benim de bu tip bir muhabbete ihtiyacım var. Marv ile Jim'in kocaman bir ortak noktası vardı: Kocaeli. İkisi de orada yaşıyordu ve Marv Kocaeli'ne gidip misafiri olmamı çok sık teklif ediyordu. Benimle zaman geçirebilmek tek gayesiydi. Belki de kısa bir Kocaeli tatili hem ikisiyle de zaman geçirebilmemi sağlar, hem de eğlenceli olurdu. Düşünmeye değerdi.

Bu fikrimi Marv'a açtığımda çok mutlu oldu. Önce Jim ile koca bir günü ve geceyi geçireceğimi biliyordu. Bunun onu mutsuz ettiği de aşikardı. Ama sonrasında ben vardım. Daha ne dileyebilirdi ki?

Kocaeli yolculuğumdan bir gün önce İstanbul'a gelmeyi, benimle İstanbul'da zaman geçirmeyi, ertesi günde Kocaeli'ne beraber dönmemizi teklif etti. Kulağa güzel geliyordu. Gelmesini söyledim.

Her zamanki dakikliği ile aradı beni söylediği gün ve saatte, İstanbul'daydı.


Victoria

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder