25 Aralık 2011 Pazar

7 - The First Touch





Keşke hafızam tüm detayları anımsamama yetecek kadar kuvvetli olsaydı...

***

Marv ile evine gittiğimizde, olup biteni hızlıca anlattım. Önemsiz bir şeyi, geçiştirerek tarif edersiniz ya, aynen o şekilde. Sonra beraber film izlemece, muhabbet etmece, standart zaman doldurma aktiviteleri.



Ve her şeyi başlatan ilk dokunuş...



Ellerinin ne kadar şefkatli dokunduğunu anlatmamın bir yolu yok. Gözlerime baktığında, kalbinin içini görmeme izin veriyordu adeta ve dudakları bana korkarak dokunuyordu resmen. Ayaklarımda hissettim tutkulu öpüşlerini. Bacaklarım elleriyle ısındı. Tenlerimiz birbiri için yaratılmıştı ve tüm hislerim karma karışıktı.. Dakikalar sonra göğsüne başıma yaslayıp yatarken, neler hissettiğimi nasıl anlatabilirim bilmiyorum. Farklıydı. İki küçük çocuktuk karanlık, soğuk bir sokakta kaybolmuş. Ve birbirimize sarıldığımızda ısınmak için, güneş ele geçirmişti sanki sokağı. Sanki ellerim sadece onun güzel sırtında, göğsünde, kollarında dolaşmak için vardı artık. O varken bana hiçbir şey olmayacağını hissettim. Ait olmam gereken yerin, onun yakınlarında bir yer olduğunu. Ne kadar güzel olduğunu göremiyordum o ana kadar, o an ise ne kadar güzel olduğunu yaşayarak fark ettiğim an olmuştu.


Ve her şey değişecekti. Bir şekilde görebiliyordum.

Bana anlattığı bir hikayeyi hatırladım. Kralına duyduğu sadakat için, itaat için bir adamın sergilediği dokunaklı bir olayı anlatıyordu hikaye. Kralı için çok şey ifade eden bir nesneyi, bir felaketten koruyabilmek için yardığı karnına yerleştiren bir adam... Ve hayatta sahip olmak istediği rolün bu olduğunu anlatmıştı. Duyduğu aşkı ve sevgiyi, elinden gelecek her tür fedakarlıkla taçlandırıp, hayatını adamak... Bunun ne kadar özel bir şey olduğunu nasıl fark edemediğime şaşırdım. İyice sokulup omzuna bir öpücük kondururken, beni her felaketten koruyacak dünya güzeli bir savaşçı bulduğumu biliyordum.






Victoria



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder